VURUR YÜZE İFADESİ İYİ
ÇEKTİK BE BİTANESİ..:)
Öncelikle tanıtma yazısından sonra gelen dönütlerin beni
inanılmaz mutlu ettiğini belirtmek isterim.Tanımadığım insanlardan bile güzel
sözler duymak şevkimi arttırdı ..Çok teşekkür ederek başlamak istedim:) Aslında anlatacağım
,değinmek istediğim o kadar çok şey var ki ve hepsi birbirinden bağımsız
..Nerden başlayayım bilemiyorum derken ilk olarak mesleğimden başlamak
istedim..
Mustafa Kemal Üniversitesi, Eğitim Fakültesi ,Sınıf
Öğretmenliği Bölümünden mezun oldum
.Eğitim fakültesinde okuyorsanız nerde okuduğunuzun ya da derecenizin [Ama Mkü gerçekten çok kaliteli eğitim veren,
inanılmaz disiplinli bir okuldu ve ilk beşinin içinde mezun olduğumu da
belirtmek isterim ;)] pek bir önemi yok çünkü nihayetinde herkesin girmiş
olduğu o saçmasapan bir Kpss gerçeği var ..Aaa durun pardon bir Kpss gerçeği mi
dedim ? Yok canım o iş o kadar kolay mı yahu ? Tabiki değil ..Çünkü bir değil tam üç sınav gerçeği var..Şöyle
anlatayım size üniversiteyi kazanırsın
dört sene o vize bu final girer çıkarsın ,stajlardan da geçersin ,eğitim
bilimleri adı verdiğimiz dört seneye yayılan
duymuşsunuzdur ‘formasyon dersleri’ denilir işte onları da hakkıyla görür onlardan da
geçersin hani seni sayısal veriler ile bir puanlandırırlar ve bu dört sene
sonucunda bir diploman olur (ki bence bir insan yükseköğretim kurumundan mezun
olup diploma alıyorsa bu benim için ; ‘bu bölüm ile ilgili yeterli sınamalardan
geçti ve mesleğini yapabilir’ in sembolik
bir kağıdıdır.) sonra durun henüz başındayız buraya kadar her şey normal zaten
dimi zaten asıl mantık dışılık bundan
sonra başlıyor.Seni Kpss gerçeği bekler yolun sonunda.Ama o öyle böyle bir
gerçek değildir canlar, inanılmaz çok konusu olan ,ucu açık ,çok kitap
bitirenin değil şans faktörünün daha etkili olduğu bir gerçektir hemde.Tabi
bunların yanında bir ikinci sınav vardır ki formasyon derslerinin sınavı (Bence
bu sınav üniversitedeki eğitime de yüksek öğretim hocalarına da yapılmış bir
ayıp (!) demek şüphe duyuyorsun ki bu
insanı teorik +uygulama ile geçtiği derslerini bir daha ölçüyorsun) ee el mahkum hadi ona da
tamam der girersin sınava sonra ‘ yaa
biz bir de seni alan sınavına girdirecez ‘ derlerrrr .Kardeş der anası derler
yani bu sistemin sonu yok hatta bak daha ilginç bir şey daha söyleyeceğim size
de biraz gülün :) Şimdi bu saydığım sınavların hepsinden geçersin yani atanacak puanı ve
sıralamayı elde edersin sonra atanırsın bir sene aday öğretmensindir (ama
derslere girersin hatta çoğu zaman sana birinci sınıf verirler hatta durun ya
size daha trajikomik bir şey söyleyeyim ,eğer sınıf öğretmenliği bölümündeysen ;
bir de müdür yetkili olarak ülkenin bir
ucunda ,bir köyde, tek öğretmenli yere atanma olasılığın da inanılmaz yüksektir.
) ama ama ya biz seni mezun ettik, üç
sınava da girdirdik, hatta atandın bize bir sene hizmet ettin, seni iki kere de
performans değerlendirmesinden geçirdik,
sınıfına girdik, dersini dinledik ,puanını verdik ya eline emeğine koluna
sağlık ama valla bak bu son deyip hadi bir de bir merkezi sınav daha yapacaz
derler ..(!) Bu arada hani yukarda bahsettiğim bence ikinci kez sınava
girdirmek yanlış dediğim o formasyon dersleri var ya hıh işte o dersler de yine
bu sınava dahil yani neyse diyeceklerim bu kadar ben tekrar konuma döneyim :)..Normalde sınıf
öğretmenliği aklımın ucunda dahi yoktu çünkü sayısal çıkışlıyım ilk sene
istediğim bölüm gelmeyince şansımı tekrar denemek istedim ayrıca tüm
mühendislikleri gelen her şeyi yazmayıp niye bölümüm dışında bir şeyi yazdım o
da zaten ayrı bir çelişki.Bende sınavlara karşı panik atak hastalığı var maalesef
(hatta özellikle sırf bu hastalığı
anlatan yazı bile yayınlayacağım )Bölüme ilk geldiğimde bu ne ya dedim ve
itiraf etmeliyim ki nefret ettim .Babam zamanında bir söz söylemişti hala da
aklımdadır çokta doğru bulurum:
‘Kızım insanın 50
yıllık çalışma hayatı için feda edeceği
bir yılın hiçbir önemi yoktur ,sen bu işi yıllarca yapacaksın
istemediğin bir şey için bir yılını daha feda et, elli yılını değil.’’ Demişti.
Ne kadar da haklı ve ne kadar da doğru bir söz.Tabi o dönemlerde olgun
düşünemiyorsun ve bu sınav panik atak hastalığının verdiği iğrenç korku ile de
cesaret edemiyorsun tekrar sil baştan çalışmaya .Yani en azından ben
edemedim.Tek bildiğim fizik dersini sevmediğimdi ve bunun içinde hiçbir şekilde
mühendislik yazmayacağım geçeğiydi.Ya aslında nedendir bilinmez bir asilikle
her şeyi eledim .Asla dediğim bir eğitim geldi bir anda önüme ..Listemde
sıralanıyordu ve en cazipleri İlköğretim Matematik Öğretmenliği ve Sınıf Öğrt…Alanım gereği matematik yazmam
gerekirdi dimi ? Evet bence de :) Ama yazdım mı ,hayır :) Ailem hep arkamdaydı hep destekçimdi ve hiçbir zaman bana hiçbir müdahalede
bulunmadılar . İlk yıl berbat geçti
çünkü bölüm %90 sözel dersler ağırlıklıydı ..Ezberlemeye yönelik..Halbuki ben
sayılara formüllere alışmıştım kendimi hep sorguladım ne işim var benim burada
diyee..Bizimkiler (özellikle de canım annem) hep tekrar gir sınava diye çok zorladılar ama
inat ettim girmedim.İlk sene bir şekilde geldi geçti ama MKÜ Eğitimden mezun
olanlar bilir inanılmaz kaliteli eğitim verir ve derslerden geçmekte çok
zordur. (Ay özellikle de müzik dersinden geçmek ..Üniversite hayatım boyunca
ilk ve tek büt sınavım müziktendi,ah kulakları çınlasın koridorda hocanın
yolunu kesip son çare olarak geçmek için
burnumla flüt çalmıştım:) ) 2.3.ve 4.senelerim ise mükemmel ötesi geçti
çünkü mükemmel bir üniversite yaşamım vardı ve mükemmel dostluklarım..hı yine
kendimi hep sorguluyordum ama hep babamın dediğini sorguluyordum bir ömür bu
meslek ile geçer mi Merve ? Bu hiç sana göre bir iş değil Merve ? Sen çocuk
bile sevmezsin Merve ! Sabır eşiğin bile eksilerde Merve ! Bu iş olmaz Merve..Evet
hep bunu dedim bu iş olmaz Merve ! Ama bunun ciddiyetini ilk olarak
kendime itiraf ettiğimde 3.sınıftaydım
.Tekrar sınava giremezdim ve bir B planım yoktu ,oluşturmalıydım.Oluşturdum mu?
Hayır :)
Hani bir hayaller bir de gerçekler vardır ya hıh işte o gerçekler ile birdaha yüzleştim ..Benim
için işkence gibi günlerdi o staj günleri..Nefret ederdim ve o zamanlarda yine
dedim kızım sen bu işi nasıl yapacaksın yahu ? Ve bir baktım ki mezun olmuşum
ve Kpss bana yüzünü göstermiş pis pis gülüyor ..O hayatım boyunca nefret ettiğim tarih
coğrafya edebiyat dersleri önüme konulmuş .O zamanlar gözünü sevdiğim fizik
diye diye dert yanardım . Tarih neymiş Coğrafya neymiş ay bi de edebiyat mı
diyip panik atak geçirdiğim günleri bilirim :) Valla ne yalan söylim Kpss ye bir YGS LYS gibi asla çalışmadım.Hatta son birkaç
ayda konular öyle bir yığınla duruyordu ki ve can dostum Sıla ile günde belkide
1- 2 saatlik uyku ile son 2 ayda resmen konuları bitirmeye and içmiş gibi
çalıştık .Hatta o son aylarda uyumayalım diye
yaptıklarımızı yaşadıklarımızı bir anlatsam siz insan mısınız ya
dersiniz :) Bu arada yeri gelmişken değineyim Sıla benim üniversitedeki ev arkadaşımdı ama
ona ev arkadaşı demek çok yetersiz ,o benim için her şey ,kardeşten öte bir şey
,tüm çılgınlıkları yaptğım dibine kadar güldüğüm eğlendiğim iyi günde kötü
günde her anda her türlü menfaatten uzak herkesin sahip olamayacağı muhteşem
bir dost..Neyse sınava girdik çıktık o an bitti dedim tam bir fiyaskoydu.Zaten
ilk sınavdan sadece tarih ve coğrafya çalışan ben sınavda tarih adına bir soru
bile göremeyince panik atak tuttu hemen hiç kaçırır mı? İlk sınavda optikte
işaretlemem gereken bir yeri de işaretlemediğimin öğleden sonra yapılan ikinci
sınavda ve sınav anında fark edince ikinci ve kendime güvenimin en yüksek
olduğu eğitim sınavınıda ağlayarak geçiren ben için o gün atanmak hayal
olmuştu..İşte o günün akşamını asla unutmam. Tamam kabul Kpss ye çok emek
vermemiştim ama bizim bölüm kpss ile ölçülemezdi .Derkennn alan sınavı geldi
çattı orda da yine önüme edebiyat gibi tüm sözel dersler çıktı ama bir şansım
vardı o da tüm sayısal dersler de bu sınavda ölçüttü hem de bu sefer büyük
ölçüt.Ama umudum gitmişti .Kötü hatta kendimce berbat geçen bir sınav ve
ardından yine yetiştirmem gereken milyon konu ve bütün bunlar için sadece 2 hafta süre..Ne mi yaptık ? O 2 hafta
da uyumadık :)Ve beni o sayısal dersler aldı atadı :) Hı benim hiçbir işim bir anda olmaz zaten illa bir burnum sürtülür illa bir
sürünürüm eylülde atanmadım da şubatta atandım :)Ama bence bu bile mucizeydi.Ama şunu da söylemek istiyorum ki bu süreçte tarih
dersine bayıldım çünkü tarihe aşık olan ,kendini tarihe adamış ve bu bölümde
okuyan bir diğer can dostum Sezin sayesinde ..O bana tarihi öyle bir sevdirdi
bana öyle bir kodladı,bilinmeyen tüm gerçekleri de hikayeleştirerek sanki bir
roman anlatırcasına öyle bir anlattıki tüm eğitim hayatımın tarih fobisini
kırdı geçirdi.Resmen zevkle tarih çalıştım resmen tarih dersine aşık oldum ve
aslında ne kadar da önemli insanın tarihi araştırması bilmesi ve kesinlikle de
her türlü sıkıcılığa yönelten hatta nefret ettiren bir takım öğretmenlere inat
bilinmesi okunması gerektiğini düşünüyorum .Sezin büyük ihtimal akademisyen
olarak kalacak ama aslında onun gibileri tarih öğretmeni yapsak tarihi bilmeyen
ve sevmeyen insanoğlu yeryüzünde kalmaz net.Ve bu süreçte yine coğrafyayı bana
anlatan Sılam.Sıfır coğrafya bilgisiyle başlayıp nerdeyse fule yakın coğrafya
ile kapatmıştım.Hatta dersanedeki coğrafyacıdan bile fazla bilgi biliyorduk
desem yeridir :) Çünkü deli gibi ,kusana kadar coğrafya çalıştık :)Coğrafyanın da ne kadar önemli ve yaşamda ne kadar etken olduğunu bir kez daha
fark etmiştim. Aslında kpss ilk aşama sınavı iyi ki var dediğim sınavlardan
çünkü bu sınav sayesinde inanılmaz bir bilgi yüklemesi yaşadım desem yeridir:)Evet eylülde
atanamadım ama şubat ataması yapılma ihtimali ve benim atanma ihtimalim
vardı.Ve şuana kadar hayatımın hiçbir aşamasında bu kadar uzun bir belirsizlik dönemi
geçirmemiştim...Hadi atanamazsam ? Hadi atama olmazsa ? 5 ay bu belirsizlik
içinde geçti ..Ve bu 5 ayda sırf kafam dağılsın diye ilk deneyimime başladım
..Ücretli öğretmenliğe başvuru yaptım..Hayatımda dönüm noktalarından biriydi,
çünkü çok özel ,iyisi ile kötüsü ile inanılmaz şeyler yaşadım ve sonrasında
gelen ilk atama dönemi… Atandıktan sonraki dönem ile ilgili bir yazı ayrıca
yazmaktayım ama öncelikle şu belirsizlik ile geçen beş aydan kısaca
bahsedeyim.İnsanın hayatındaki en kötü şeylerden biriymiş belirsizlik..Mutlaka
her insan hayatının belirli kesimlerinde belirsizlikler yaşamıştır ama bu süreç
benim hayatımda hiç bu kadar uzun olmamıştı .Atama olacak mıydı .olmayacak
mıydı ? Ders çalışmalı mıydım ? Hadi sıralamanın içinde olamazsam ? Ve
beraberinde gelen binlerce soru .Bu süreçte beni çeken insanlara da ayrıca
minnet borçluyum:)Ama her seyi geçin şans eseri bir okulun müdüresi ücretli öğretmenliğe seçiyor
yani beni talep ediyor bilgilerime bakıp sonra beni arıyor yarın gelip
başlayabilirsin diye ama okul çooook uzakk.. Neyse babamla bir gidip konuşalım
diyoruz hatta yol o kadar uzun geliyor ki nerdeyse geri dönüş yapmaya ramak
kala babam yine de buraya kadar geldik bir bakalım olmazsa başlamazsın diye de
konuşuyoruz, ama ben kapıdan girerken bile yok diyorum hayatta gelmem ben bu
kadar yolu her gün git gel gün biter zaten ..Neyse bir bakıyoruz müdür
yardımcısı babamın arkadaşı çıkmasın mı ! Neyse sohbet muhabbet derken ordan
bizim oralarda oturup her gün gidiş geliş yapan bir iki öğretmen ile beni
tanıştırıyor ve tam o sırada hayatımın
sonraki dönemlerinde bana idol olan ,gördüğüm en iyi idarecilerden müdüre hanım
giriyor ve samimiyeti ,sıcaklığı ile asla gelmem dediğim yere bir yanda
başlamış oluyorum ..ve ardında gelen o 5 ay..Kadro ,samimiyet ,muhabbet,her şey
o kadar mükemmel ötesi ki..İdareciler o kadar kaliteli ki herkes işini öyle güzel
yapıyor ki ..her günüm ayrı bir tecrübe ile geçiyor sadece ders anlamında da
değil hayat anlamında..Ve o koşulsuz şartsız daha tanımadan ilk andan itibaren
beni içlerine alan o özellikle üç mükemmel insan..Tam anlamıyla birer arkadaş
,dost,abla ,sırdaş her şey.. Bıkmadan usanmadan her sabah akşam çenemi çeken
,beni el üstünde tutan ,bana verdikleri değeri iliklerime kadar hissettiren ve
haklarını asla hiçbir şekilde ödeyemeyeceğim özellikle o üç insan benim ilk
dönem ki yaptığım en güzel işti.Allah iyiler ile karşılaştırsın diye hep dua
ederiz ya bu tesadüfler ürünü olarak başladığım ve tatlı tesadüflerle devam
eden ilk deneyimimde bu insanların karşıma çıkmış olması da benim şansım
diyorum.Gerçekten burdan özellikle bu üç yüreği güzel ,kalbi güzel,kendileri güzel
,hayatta gördüğüm en idol öğretmenler (Gerçekten idoller),en kaliteli insanlar
,Sevgili Kamuran Hocam ,Sevgili Nilay Hocam Ve Sevgili Pakize Hocam herbirinizi
ayrı ayrı çok sevmekle beraber her şey için tekrardan çok teşekkür ediyorum ,gerçekten
iyi ki varsınız …Tabiki bunun dışında orda o kadar çok saygıdeğer hocalarım
vardı ki hepsiyle günler aktı gitti.. Ayrıca ilk göz ağrım ilk sınıfım ordaki
tüm öğrencilerim ve velileriyle de hala konuşuruz ,hatta sürekli arar bana bir
çok şey danışırlar demek ki bir şeyler katabilmişiz ve bu yaşadığım en büyük
gururdur.Ay bi de bu arada ben bir de suçiçeği geçirdim :( ay evet evet hem de bu yaşta ..Ama öyle ağır geçirdim ki suçiçeği
üzerine master yapmış bulunmaktayım sırf suçiçeği ve hakkındaki her şey için
ayrıntılarıyla ayrı bir yazı bile kesinlikle yazacağım..Veeee sonra gelen
kontenjanların açıklanması ve atanıyor olmak.. 2015 benim yılım olacak demiştim
ve gerçekten 2015 benim yılım oldu .Veee kuzenimin yanına atandım ..O da zaten
beni bekliyordu :) Her
şey 2 hafta içinde oldu bitti ve kendimi
bir anda bilmediğim bir yere düşmüş olarak buldum.
Yani demem o ki hayatta her şey olması gerektiği gibi oluyor
ve siz bazı şeylere müdahale edemiyorsunuz
ve unutmayın ki hayatta olan her şeyin ,yaşadığımız her şeyin mutlaka
bir sebebi var ve benim buna sonsuz inancım var ..Hayatta öğretmen olmam diye başlayıp ve okurken de çok sıkıcı benden olmaz dediğim
bu iş, bu meslek şuanda bana zevk veriyor ,hayatta çocuk sevmeyen ben ve onların
sümüklerine kadar temizlediğim zamanlardan bahsetmeyeceğim bile :) Umarım her şey sizin
de gönlünüzce olur, yalnız tek isteğim; mutlu olmayı kalpten ,yürekten isteyin
bunun için de içinizde hiçbir zaman kötülük ,fesatlık ,zarar verici hırs ,bencillik olmasın yani
bizim çocuklara öğretmeye çalıştığımız ,zamanımızda neslinin hızla tükendiği o ‘İyi İnsan’ modeline bir sahip olursak
inanın bana hayat o kadar da zor ve sıkıcı olmaktan kurtulacak .Hı ayrıca bir de her şey için şükretmeyi
unutmayın lütfen..Bazen o kadar basit şeyler için kendimizi öyle bir hırpalıyor
ve üzüyoruz ki aslında bizim ve sevdiklerimizin sağlığı yerindeyse ve onlar
hala yaşamımızın içindelerse hala şanslısınız demektir ve bizim böyle basit
şeylere üzülme lüksümüz yok..Buraya kadar okuyarak göstermiş olduğunuz sabır ve
saygı için teşekkür ediyorum ..Huzurla ,sağlıkla ,sevdiklerinizle bir de bol köpüklü kahvenizle kalın
..Hoşçakalın :)